ABD 2007 İnsan Hakları Yıllık Raporu; Mültecilerin Durumu - Türkiye

madde14 sitesinden
Şuraya atla: kullan, ara

 Amerika Birleşik Devletleri Demokrasi ve İnsan Hakları Bürosu tarafından hazırlanan "2007 Yıllık İnsan Hakları" raporu Türkiye bölümünde yeralan "Seyahat Etme Özgürlüğü, Ülke İçinde Zorunlu Göçe Tabi Tutulan Kişiler, Mültecilerin Korunması ve Vatansız Kişiler" başlığının Türkçe metnini aşağıda bulabilirsiniz.


Raporun Türkçe metnini pdf formatında indirmek için tıklayınız.
Raporun İngilizce metnini pdf formatında indirmek için tıklayınız.



Seyahat Etme Özgürlüğü, Ülke İçinde Zorunlu Göçe Tabi Tutulan Kişiler, Mültecilerin Korunması ve Yurtsuz Kişiler

Yasalar yurtiçinde-yurtdışında seyahat etme, göç etme ve yurda dönmeye izin vermektedir ancak hükümet zaman zaman uygulamada bu hakları kısıtlamıştır. Yasalar, bir vatandaşın ülkeden ayrılma özgürlüğünün yalnızca olağanüstü ulusal haller, yurttaşlık görevleri (örneğin askerlik hizmeti), ya da adli soruşturma veya kovuşturma durumunda sınırlandırılabileceğini öngörmektedir. Hükümet, güneydoğuda birçok yol üzerinde kontrol noktası oluşturarak sıkı güvenlik uygulamaya devam etmiştir. 7 Haziran'da hükümet güneydoğuda Siirt, Şırnak ve Hakkâri'nin bazı sınır bölgelerini 9 Haziran-9 Eylül tarihleri arasında Yüksek Güvenlikli Bölge ilan etmiştir.

Gazeteciler bu önlemi askeriye ve PKK arasındaki "şiddetli savaşın bir parçası" olarak nitelendirmiştir. 9 Eylül'den önce hükümet önlemin bitiş tarihini 10 Aralık'a kadar uzatmıştır. Bazı köylüler güvenlik bölgelerinin oluşturularak tarlaları ve otlaklarına erişimin kıstlandığını iddia etmiştir.

Yasalar zorunlu sürgünü yasaklamaktadır, hükümet böyle bir uygulamada bulunmamıştır.


Ülke İçinde Zorunlu Göçe Tabi Tutulan Kişiler (ÜİZGTTK)

Çeşitli STÖ’ler ülkede, 1984’te başlayıp 1990’ların sonlarına kadar şiddetini sürdüren ve yıl içinde de devam eden PKK çatışmalarından kalan bir ila üç milyon arasında ÜİZGTTK olduğunu tahmin etmiştir. Hükümet, çatışmalardan önce ayrılan birçok kişiyle beraber, çatışma sırasında 62.448 haneden 368.360 kişinin güneydoğudan göç ettiğini bildirmiştir.

Aralık 2006'da Hacettepe Üniversitesi hükümet tarafından yürütülen bir çalışmanın sonuçlarını açıklamıştır. Bu çalışmaya göre güneydoğuda 1986-2005 yılları arasındaki çatışmada 953.680 ila 1.301.202 kişinin göç ettiği tahmin edilmektedir. Çalışmaya göre, hükümet ve STÖ yetkililerinin sunduğu rakamlar arasındaki büyük farkın temel nedeni hükümetin yalnızca güvenlik güçleri tarafından tahliye edilen kişileri sayıp, genel şiddet eylemleri veya güvenlik ve ekonomik sebeplerden dolayı göç eden kişileri dâhil etmemesidir. Çalışmada ayrıca, ülke içindeki göçün kırsal kesimden kente olan büyük göç dalgasının bir parçası olduğu belirtilmiştir. Bu göçün temelinde ekonomik sebepler, güneydoğudaki artan şiddet eylemleri, Güneydoğu Anadolu Projesi gibi büyük ölçekli gelişme çalışmaları ve doğal afetlerin etkisi yatmaktadır.

Yasalar, PKK ile çatışma sırasında mallarını kaybeden kişilerden başvuruda bulunanlara tazminat ödenmesini öngörmektedir. 31 Mayıs'ta meclis söz konusu kişilerin Mayıs 2008'e kadar tazminat başvurusunda bulunabilmeleri için yasanın süresini uzatmıştır. İnsan Hakları İzleme Örgütü (İHİÖ) Aralık 2006'da, yasanın hükümetin belirttiği amaçlara ve adil ve uygun hak arama ilkelerine aykırı şekilde uygulandığını bildirmiştir. İHİÖ'ye göre yasanın uygulanmasıyla görevli il komisyonlarının kararları yetersiz kalmış ve gerçekte, çatışmadan önceki evlerine dönmek isteyen ÜİZGTTK'lere engel olmuştur. İHİÖ ayrıca ÜİZGTKK'lerin gerçek bir temyiz yoluna sahip olmadığını iddia etmiştir. Bu bulgular ışığında yerel STÖ temsilcileri ve bölgedeki baro birlikleri, yasada makul olmayan belgelerin zorunlu kılındığı ve tazminat bedellerinin AİHM tarafından belirlenen standartların altında olduğunu belirtmiştir. Bir İçişleri Bakanlığı temsilcisi hükümetin yasayı adil bir şekilde uygulamadığı yönündeki iddiaları reddetmiştir.

İçişleri Bakanlığı Aralık’tan itibaren yasa dâhilinde inceleme komisyonlarına tazminat talebiyle toplam 278.165 başvuru yapıldığını bildirmiştir. Komisyonlar 97.579 başvurudan 66.563'ünü kabul etmiş, 31.016'sını geri çevirmiştir. Hükümet kişi başına 13.400 ABD doları (16.000 lira) olmak üzere toplam 294 milyon ABD doları (351 milyon lira) tazminat ödemiştir.

Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı'na (TESEV) göre, yasa yalnızca 1987’den sonra yaşanan kayıpları tazmin etmekte, çatışmaların başladığı 1984 senesi ile 1987 arasında kayıp yaşayan kurbanları kapsamamaktadır. TESEV, ekonomik durumun ve güvenlik koşullarının bozulmasına bağlı olarak bölgeyi terkeden birçok kurbanın tazminat alamadığını, çünkü kayıplarıyla PKK ya da güvenlik güçlerinin eylemleri arasında doğrudan bir bağlantı olduğunu kanıtlayamadıklarını bildirmiştir. İHİÖ de aynı sonuca vardığı Aralık 2006 raporunda, hükümetin 1987'den önce güneydoğu bölgesinden ayrılan köylülere haksız şekilde tazminat ödemeyi reddettiğini bildirmiştir.

Hakkâri, Şırnak ve Siirt'in bazı yerlerini "özel güvenlik bölgesi" olarak ilan etmesi üzerine Haziran 2006'da, jandarma ve köy korucuları, köylüleri Siirt'in Pervari ilçesindeki Yapraktepe Köyü Çeme Kare mezrasını terketmeye zorlamıştır. Göçebe Kiçan ve Batuyan aşiretlerine mensup köylüler güvenlik nedeniyle 1989'da bölgeden tahliye edilmiş ancak 2003'te tekrar bölgeye dönmüştür. Köylüler güvenlik güçlerinin tahliye emrini protesto ettiğinde, askerler köylülerin eşyalarını zorla kamyonlara yüklemiş ve Pervari jandarma karakoluna götürmüştür. Pek çok köylü erzakları olmamasına ve ürünlerine erişememelerine rağmen Çeme Kare mezrasında kalmıştır. Bazı köylülerin idari şikâyette bulunduktan sonraki gün güvenlik güçleri köyün ana giriş noktasını kapatmıştır. Köylüler girişin kapatılması nedeniyle bir çiftin hasta çocuklarını tedavi ettiremediği için bebeklerinin öldüğünü ileri sürmüştür. 8 Ağustos'ta bir köylü Siirt valiliğine idari şikâyette bulunmuştur. Jandarma yetkilileri şikâyet başvurusunu değerlendirmiş ve 15 köylüyü sorgulamak üzere nezarete götürmüştür; köylüler aynı akşam serbest bırakılmıştır.

Köy korucuları ÜİZGTTK’lerin terk ettiği evlere yerleştirilmiş ve resmi izinle evlerine dönme kararı alan ÜİZGTTK’lere saldırmış ve gözdağı vermiştir. Söz gelimi, köy korucuları iddialara göre üç yıl önce Batman'ın Kaşyayla Köyü'ne döndüğü günden beri Hayrettin Yıldırım'ı birçok kez tehdit etmiş ve dövmüştür. İHD'ye ve 23 Nisan'da Radikal gazetesinde yayınlanan bir rapora göre 10 Nisan'da köy korucuları Yıldırım'a karşı çıkmış ve dövmüştür. Yıldırım bölgeye geri dönen diğer köylülerin yardımıyla hastaneye kaldırılmıştır.

Gönüllü ve destekli köye dönüşler devam etmektedir. Bazı durumlarda insanlar eski evlerine geri dönebilmiş, diğer durumlarda merkezi köyler yapılmıştır. Hükümet, 7 Eylül'de olduğu gibi, "Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi"nin 25.001 haneden 151.469 kişinin köylerine dönmesini kolaylaştırdığını bildirmiştir.

Yabancı devletler ile ulusal ve uluslararası insan hakları örgütleri, hükümetin ÜİZGTTK'lerin geri dönüşünü destekleme programını açık olmaması ve yetersiz kalması nedeniyle eleştirmeye devam etmiştir.


Mültecilerin Korunması

Yasalar yurtiçinde-yurtdışında seyahat etme, göç etme ve yurda dönmeye izin vermektedir; hükümet uygulamada genellikle bu haklara saygı duymuştur. Hükümet ülke içinde göçe tabi tutulmuş kişiler, mülteciler (belirli coğrafi kısıtlamalara tabi olarak tanınan), ülkelerine dönen mülteciler, üçüncü ülkelere sığınmak için bekleyenler, yurtsuz kişiler ve diğer sorun yaşayan insanlara yardım konusunda genellikle BM Mülteciler Yüksek Komisyonu (UNCHR) ve diğer insani yardım örgütleri ile birlikte çalışmıştır.

Bir hükümet yönetmeliği, BM'nin 1951 tarihli Mülteci Statüsü Anlaşması veya bu Anlaşmanın 1967 tarihli Protokolü'ndeki tanıma göre mülteci statüsü ya da iltica hakkı vermektedir. Ancak, Türkiye 1967 protokolünün coğrafi sınırlamaya tabi olduğunu onaylamış ve bu nedenle Anlaşmanın yükümlülüklerinin yalnızca Avrupa'dan gelen mülteciler için geçerli olduğunu kabul etmiştir. Hükümet mültecilerin korunmasını sağlayacak resmi bir sistem kurmamış veya yasa çıkarmamıştır. UNHCR Avrupa dışındaki ülkelerden başvuranların mülteci statüsüne karar verme işini idare etmiş ve mülteci olarak kabul edilenlerin ülkeye yerleştirilmesine yardımcı olmuştur.

Hükümet, 1951 anlaşması ve 1967 protokolü uyarınca Avrupa kökenli olmayan kişiler de dahil olmak üzere mülteci statüsü alamayanlara geçici koruma sağlamıştır. İç İşleri Bakanlığı'na göre yıl içinde hükümet, UNHCR'nin üçüncü ülkelere yerleştirilmesini istediği 12.246 yabancıya geçici koruma sağlamıştır. Mültecilerin ülkede çalışmasına izin verilmemiş ve İstanbul ya da Ankara'ya UNHCR veya yerleştirme acenteleriyle görüşmeye gitmek için İç İşleri Bakanlığı'ndan izin almaları gerekmiştir.

Hükümet, uygulamada, kişilerin kötü muameleden korkmaları için sebep olduğuna inandıkları ülkeye geri dönmesi yani "iade edilmeye" karşı neredeyse tüm olaylarda koruma sağlamıştır. Ancak yıl içinde hükümet bilindiği kadarıyla 20 mülteciyi Irak'a sınır dışı etmiştir. Bunlardan biri Irak vatandaşı, üçü 2002'de Türkiye'ye giriş yapan İranlı bir ailenin üç üyesiydi. Diğerleri arasında Ağustos'ta 5 ve Aralık'ta 11 kişilik gruplar halinde sınır dışı edilen İranlılar bulunmaktadır.

22 Ağustos'ta, cezaevinde bulunan İranlı eylemci Peyman Piran'ın Van'da yaşayan erkek kardeşi Pejman Piran diğer dört İranlı mülteciyle beraber Irak'a sınır dışı edilmiştir. Piran 2005 yılında İran'dan Türkiye'ye giriş yapmış ve hemen UNHCR'ye kaydolduktan sonra UNHCR kendisini Ekim 2006'da mülteci olarak tanımış ve üçüncü bir ülkeye yerleştirilmesi için başvuruda bulunmuştur. Piran Kasım 2006 ve Mayıs 2007 tarihleri arasında yerleştirme görüşmeleri yapmak üzere Van'dan İstanbul'a gitmek için üç kez izin istemiş ancak bu izinler reddedilmiştir. Yetkililer sınır dışı edilmeden önce Piran'ın avukatıyla görüşmesine izin vermemiştir. AİHM 26 Ağustos'ta sınır dışı edilme işleminin durdurulması için bir karar yayınlamış ancak Piran ve diğer dört mülteci bu karardan önce Irak'a götürülmüştür. AİHM'nin Türkiye'ye açtığı dava yıl sonunda devam etmekteydi. Türkiye mahkemede verdiği ifadede, bu kişilerin barınma taleplerinin yetkili Türk makamlarınca reddedildiği ve İran'a değil Irak'a sınır dışı edildikleri için bu sınır dışı etme işleminin Avrupa İnsan Hakları Konvansiyonu'nu ihlal etmediğini ileri sürmüştür.

Iraklı vatandaşlar Türk hava alanlarına geldiklerinde genellikle turist vizesi alabilmiştir.

Ancak göç yetkililerinin, Avrupa'ya giderken Türkiye'den geçen Iraklılar dâhil bazı yabancıların Avrupa'da sığınma hakkı arayabileceğine karar vermesi üzerine bu kişiler ülkelerine iade edilmiştir. UNHCR'ye göre, Orta Doğu ve Asya'dan 500 kişilik bir grup Türkiye'den Avrupa'ya gitmeye çalışırken İzmir'de gözaltına alınmıştır. Yetkililer bu gruptaki sığınma talebinde bulunmaya çalışmış bazı kişiler dâhil 135 Iraklıyı ülkesine iade etmiştir.

Doğu sınır bölgelerinin yakınında bulunup gözaltına alınan yasa dışı göçmenlerin mülteciliği ülkeden geçerken ve diğer bölgelerden ülkeden ayrılmaya çalışırken yakalanan yasa dışı göçmenlerden daha çok sorgulanmış ve bu kişiler işlemler için daha çok başvuruda bulunmuştur. Bununla beraber, geçici sığınma için ülke prosedürüne erişim fırsatı, aralarında muhtemelen sığınma hakkı arayanların da bulunduğu yasaklanan göçmen grupları için karşılama olanakları ve güvenlik görevlilerine yardım edecek tercümanlar olmaması nedeniyle engellenmiştir.

Hükümet, Ocak 2006'da, sığınma hakkı arayanlar için 1994 Sığınma Yönetmeliği'ndeki zaman sınırını ve geçerli bir kimlik belgesi sunma şartını kaldıran bir değişiklik yapmıştır.Bu değişikliğe rağmen, Uluslararası Göçmenlik Örgütü (IOM) yıl içinde bazı mültecilerin sığınacakları ülkeye yerleşmek üzere Türkiye'den ayrılmak için İstanbul'a gitme izni almak amacıyla kayıt yaptırmakta geç kaldıkları gerekçesiyle para cezasına çarptırıldığını bildirmiştir. Hükümet, Haziran 2006'da, mülteci statüsüne karar verme prosedürüne rehberlik etmesi açısından bir uygulama yönetmeliği yayınlamış ve sığınma hakkı arayanlar ile mültecilere yardımcı olacak bir yasal düzenleme yapmıştır.

UNHCR bir veya daha fazla ülkeden geçtikten sonra ülkeye gelen sığınma hakkı isteyenlerle ilgili birçok olaya başarılı şekilde müdahale ettiğini bildirmiştir. Ancak, UNHCR gözaltındaki sığınma başvurusu yapmak isteyen kişilere ve ülkenin havaalanlarının uluslararası bölgelerindeyken sığınma hakkı isteyenlere erişimde sorunlar yaşamaya devam etmiştir.


Kaynak: http://turkish.turkey.usembassy.gov/insan_haklari2.html



Raporlar.jpg
Raporlar

Konuya Göre: Türkiye · Suriye · Yunanistan · Avrupa · Ortadoğu · Afrika · Asya · LGBTQ+ · İklim Mültecileri
Yıllara Göre: 1989 · 1999 · 2000 · 2001 · 2002 · 2003 · 2004· 2005 · 2006 · 2007 · 2008 · 2009 · 2010 · 2011 · 2012 · 2013 · 2014 · 2015 · 2016 · 2017 · 2018 · 2019 · 2020 · 2021 · 2022 · 2023