HRW - Döner Kapıda Sıkışıp Kalanlar

madde14 sitesinden
Jaakpaat (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 08.58, 27 Nisan 2016 tarihli sürüm (1 revizyon içe aktarıldı)
(fark) ← Önceki hâli | En güncel hâli (fark) | Sonraki hâli → (fark)
Şuraya atla: kullan, ara

İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch - HRW) tarafından Kasım 2008'de yayınlanan Döner Kapıda Sıkışıp Kalanlar başlıklı raporun özet bölümünü aşağıda bulabilirsiniz.


Raporun Türkçe geniş özetini pdf formatında indirmek için tıklayınız.
Raporun İngilizce tam metnini pdf formatında indirmek için tıklayınız.


Döner Kapıda Sıkışıp Kalanlar. Human Rights Watch; Kasım 2008





Özet


Bugün Avrupa Birliği (AB) ülkelerine yeni sığınma başvuruşu yapanlar arasındaki en büyük grup Iraklılar ve çoğunluğu AB’ye Türkiye sahillerinden Yunan adalarına geçerek ya da Yunanistan’la Türkiye’nin sınırını çizen Evros/Meriç nehri üzerinden girmeye çalışıyor. 1,170 kilometrelik delik deşik bir kara sınırı ve Türkiye’ye çok yakın adalar da dahil 18,400 kilometrelik deniz sınırı olmasına rağmen, Yunan polis ve Sahil Güvenlik yetkilileri düzensiz girişleri önleme çabaları konusunda çok gayretli. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Yunanistan polisinin 2007 yılında yasadışı giriş yaptığını ya da ülkede bulunduğunu söylediği 112,369 kişinin buzdağının sadece görünen ucu olduğuna inanıyor. Sınır bölgelerindeki yakalamaların birçoğu, muhtemelen de çoğunluğu, kayıt altına bile alınmıyor.

Yunanistan’ın kuzeydoğusunda bulunan Evros bölgesinde polisler sistematik olarak Yunanistan topraklarındaki göçmenleri yakalıyor ve yasal zorunluluk olan kayıt altına alma, resim çekme, parmak izi alma ve tıbbi muayeneden geçirme işlemlerini yapmadan günlerce gözaltında tutuyorlar. Yeterli sayıda göçmeni topladıklarında ise gece yarısı Evros/Meriç nehrine götürüyor ve gizlice ve zorla Türk tarafına
yolluyorlar. Türkiye Genel Kurmay Başkanlığı Yunanistan’ın 2002-2007 yılları arasında yaklaşık 12,000 üçüncü ülke uyruklu kişiyi “sınırlarımıza bıraktığını” söyledi.

Bu sayı sadece Türkiye hudut görevlilerince yakalanarak kayıt altına alınanları gösterdiği ve birçoğu yakalanmadan kaçabildiği için, Yunanistan’ın yasal işlem yapmadan sınırdışı ettiği kişlerin sayısının çok daha fazla olduğu tahmin ediliyor.

Yunanistan toprakları içinde yakaladıkları göçmenleri kısa yoldan sınırdışı etmenin yanı sıra Yunanistan polisi ve Sahil Güvenlik görevlileri göçmenleri sınırdan ya da karasuları sınırlarından da geri gönderiyor. Türkiye sahillerine doğru gönderirken de bazen şişme botlarını deliyor ya da yola çıkmalarından önce etkisiz hale getiriyor. Göçmenleri yakalayıp sınırdışı ederken gümrük muhafaza memurları genellikle
korunma ihtiyaçları olup olmadığını sorgulamıyor ya da herhangi bir inceleme yürütmüyor. Bazen dayak ve kötü muamele olayları da yaşanıyor.

Bu rapor 123 sayfalık Döner Kapıda Sıkışanlar başlıklı, Irak ve diğer ülkelerden gelen sığınmacı ve göçmenlerin AB’ye girmesini engelleyen veya girmeyi başaranları da kısa yoldan sınırdışı eden AB’nin Yunanistan girişindeki engellemelerden söz eden raporun kısaltılmış Türkçe versiyonudur. Raporda Türk-Yunan sınırının her iki tarafındaki Iraklı ve diğer sığınmacı ve göçmenlerle yapılan görüşmelerdeki Yunanistan’dan sınırdışı edilmeleri, Yunanistan’daki insanlık dışı ve onur kırıcı koşullar, Yunanistan polis ve Sahil Güvenlik memurlarının kaba ve tacizkar tutumları ve Yunanistan’da sığınma prosedürlerine erişimin engellenmesi ve ihtiyaç halindekilere sığınma ya da diğer koruma biçimlerinin reddedilmesine dair tanıklıkları içeriyor.

Döner Kapıda Sıkışanlar’da ayrıca Türkiye’nin Yunanistan sınırındaki hudut görevlilerinin göçmenlere yönelik kötü muamele uygulamaları da anlatılıyor ve insanlık dışı ve onur kırıcı gözaltı koşullarını da içeren bu durum, Türkiye’nin İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi’ne (AİHS) bağlı yükümlülüklerini ihlal etmektedir. Gözaltına alınan bu göçmenler Türkiye’de ne sığınma ne de başka koruma biçimleri arama şansına sahip değil ve sıklıkla aileleri ya da arkadaşları dönüş paralarını buluncaya kadar süresiz gözaltında tutuluyorlar. Mülteci Sözleşmesi’ni coğrafi sınırlama koyarak yalnızca Avrupa’dan gelenleri mülteci kabul eden Türkiye, Yunanistan sınırında yakaladığı Iraklıları, anlamlı bir koruma olanağı sağlamadan, otobüslere bindirerek Irak’a geri gönderiyor.

Genel şiddet ortamı ve hedefli zulmün yaygın olarak yaşandığı Irak’ta ağır zarar görme riski gözönüne alındığında, İnsan Hakları İzleme Örgütü Türkiye’nin Yunanistan sınırında yakaladığı Iraklıları herhangi bir koruma sağlama çabasına girişmeden geri göndermesini, mültecilerin zulüm görebileceği bir ülkeye geri gönderilmesini yasaklayan ve mülteci hakları yasasının mihenk taşı olan non-refoulement
(zorla geri göndermeme) ilkesini çiğnemek olarak değerlendirmektedir. İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı veya Onur Kırıcı Ceza ya da Muameleye Karşı Sözleşme (İKS) de kişinin işkence görme riski olan bir ülkeye gönderilmesini yasaklamaktadır. Avrupa İnsan Hakları sözleşmesi’nin 3.Maddesi de Avrupa ülkelerinin herhangi bir kişiyi işkence ya da insanlık dışı ya da onur kırıcı muamele görme riski bulunan bir ülkeye geri göndermesini yasaklamaktadır.

Raporun Türkçe’ye çevrilmiş olan bu bölümlerinde, Türkiye’nin Yunanistan’dan geri gönderilen ve Edirne’deki Tunca kampında alıkonan göçmenlere yönelik muamele belgelenmekte ve bu insanlık dışı ve onur kırıcı muamele olarak tanımlanmaktadır: Gözaltı koşulları dehşet verici derecede kötü, aşırı kalabalık ve hijyen konusunda son derece zayıf; ne kadar süre gözetim altında kalacakları belirsiz ve kamu görevlilerinin tutulanlara kötü muamele yaptığına dair iddialar bulunuyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne Türkiye’deki diğer gözaltı merkezlerinde de insanlık dışı ve onur kırıcı muamele olduğuna dair bilgiler gelmişse de, anılan merkezleri ziyaret etmediğimiz için
bu mekanlarla ilgili kesin bir yargıya varmamız mümkün değil. Ancak, göçmenleri kendiliklerinden ülkeyi terk etmeye zorlamak için süresiz gözaltında tutma uygulaması, diğer unsurlarla birleştiğinde, Türkiye’nin yükümlülüklerini ihlal etmesinin yalnızca Edirne’deki Tunca kampıyla sınırlı olmadığını düşündürüyor.

Türkiye göçmenleri göresiz gözaltında tutmaktan ve Yunanistan sınırında yakaladığı Iraklıları otobüslere doldurup Irak’a göndermekten derhal vazgeçmelidir. İnsan Hakları İzleme Örgütü Yunanistan ve Türkiye hükümetlerine göçmenlerin temel insan haklarına saygı göstermeleri, sığınma arama haklarını kullanmalarını sağlamaları ve özellikle de gönderildiğinde zulüm, işkence ya da ağır zarar görme riskiyle karşı karşıya kalmaları halinde refoulement teşkil edeceği durumlarda kısa yoldan sınırdışı etmemeleri için çağrıda bulunmaktadır.

İnsan Hakları İzleme Örgütü bu rapor için Mayıs-Haziran 2008 aylarında Yunanistan ve Türkiye’de araştırmalar yürüttü. 173 göçmen, mülteci ve sığınmacıyla görüşüldü. Görüşmecilerden hiçbiri tanıklıkları karşılığında kişisel fayda ya da hizmet almadı ve görüşmeler tamamen gönüllü olarak ve gizli yapıldı. Türkiye’deki Edirne ve Kırklareli kamplarında yapılan görüşmeler tamamen gizli bir ortamda, kampların iç avlularında herhangi bir resmi görevlinin nezareti olmaksızın gerçekleştirildi ve bazıları bir saatten fazla süren görüşmelerde zaman sınırı yoktu.



Raporlar.jpg
Raporlar

Konuya Göre: Türkiye · Suriye · Yunanistan · Avrupa · Ortadoğu · Afrika · Asya · LGBTQ+ · İklim Mültecileri
Yıllara Göre: 1989 · 1999 · 2000 · 2001 · 2002 · 2003 · 2004· 2005 · 2006 · 2007 · 2008 · 2009 · 2010 · 2011 · 2012 · 2013 · 2014 · 2015 · 2016 · 2017 · 2018 · 2019 · 2020 · 2021 · 2022 · 2023