"Sığınma" sayfasının sürümleri arasındaki fark
(Sayfa oluşturdu, içeriği: ' Sığınma: Zulüm veya ciddi tehlike sebebiyle başka bir Devlet'ten kaçan kişilere bir Devlet tarafından sağlanan koruma. Sığınma hakkı verilen kişiye…') |
|||
(Aynı kullanıcının aradaki diğer 2 değişikliği gösterilmiyor) | |||
1. satır: | 1. satır: | ||
− | + | <br> | |
+ | '''Sığınma''', bir bireyin, zulüm görme riski nedeniyle kendi ülkesinden ayrılarak başka bir devletten korunma talep etmesidir. Bu kavram, hem sığınma hakkı (başvuru yapma ve süreç boyunca kalma hakkı) hem de iltica statüsü (resmi mülteci olarak tanınma) olmak üzere iki temel yönü kapsar. | ||
− | + | Bir kişi, [[1951 Mültecilerin Hukuki Statüsüne Dair Sözleşme|1951 tarihli Cenevre Mülteci Sözleşmesi]] ve [[1967 Protokolü|1967 tarihli Ek Protokol]] çerçevesinde, din, [[ırk]], milliyet, [[Belli Bir Sosyal Gruba Mensubiyet|belirli bir sosyal gruba mensubiyet]] ya da siyasi görüş gibi gerekçelerle [[zulüm]] göreceğine dair haklı bir korkusu varsa, başka bir devlete sığınma başvurusu yapabilir. Bu süreçte kişi "sığınmacı" (uluslararası koruma başvurusunda bulunan kişi) olarak tanımlanır. Başvurusu kabul edilirse, kişi "mülteci" statüsü kazanır. | |
− | + | Sığınma başvurusu, başvurulan devletin topraklarında, sınır kapısında veya transit bölgesinde yapılabilir. [[Geri Göndermeme İlkesi|Geri göndermeme ilkesi]] (non-refoulement) gereğince, başvurusu henüz sonuçlanmamış bir kişi, zulüm görebileceği ülkeye geri gönderilemez. | |
+ | |||
+ | Sığınma hakkı, yalnızca bireyin korunmasını değil, aynı zamanda temel insan haklarına erişimini de içerir. Bu nedenle sığınmacıların yaşam, barınma, sağlık, eğitim ve adalete erişim gibi haklarının korunması devletlerin yükümlülüğündedir. | ||
+ | |||
+ | {{Temel_Terimler}} | ||
[[Category:Temel_Terimler]] | [[Category:Temel_Terimler]] |
15.07, 14 Haziran 2025 itibarı ile sayfanın şu anki hâli
Sığınma, bir bireyin, zulüm görme riski nedeniyle kendi ülkesinden ayrılarak başka bir devletten korunma talep etmesidir. Bu kavram, hem sığınma hakkı (başvuru yapma ve süreç boyunca kalma hakkı) hem de iltica statüsü (resmi mülteci olarak tanınma) olmak üzere iki temel yönü kapsar.
Bir kişi, 1951 tarihli Cenevre Mülteci Sözleşmesi ve 1967 tarihli Ek Protokol çerçevesinde, din, ırk, milliyet, belirli bir sosyal gruba mensubiyet ya da siyasi görüş gibi gerekçelerle zulüm göreceğine dair haklı bir korkusu varsa, başka bir devlete sığınma başvurusu yapabilir. Bu süreçte kişi "sığınmacı" (uluslararası koruma başvurusunda bulunan kişi) olarak tanımlanır. Başvurusu kabul edilirse, kişi "mülteci" statüsü kazanır.
Sığınma başvurusu, başvurulan devletin topraklarında, sınır kapısında veya transit bölgesinde yapılabilir. Geri göndermeme ilkesi (non-refoulement) gereğince, başvurusu henüz sonuçlanmamış bir kişi, zulüm görebileceği ülkeye geri gönderilemez.
Sığınma hakkı, yalnızca bireyin korunmasını değil, aynı zamanda temel insan haklarına erişimini de içerir. Bu nedenle sığınmacıların yaşam, barınma, sağlık, eğitim ve adalete erişim gibi haklarının korunması devletlerin yükümlülüğündedir.