"Aile İçi Şiddet" sayfasının sürümleri arasındaki fark

madde14 sitesinden
Şuraya atla: kullan, ara
k (1 revizyon içe aktarıldı)
 
(Aynı kullanıcının aradaki bir diğer değişikliği gösterilmiyor)
1. satır: 1. satır:
'''Aile içi şiddet''', bir&nbsp;Aile&nbsp;üyesinin; diğer üyesi veya eski üyesine karşı&nbsp;Fiziksel ya da&nbsp;Psikolojik olarak hükmetme ya da zarar vermesidir.&nbsp;Aile içerisinde aile üyeleri arasında yaşanan şiddet eylemlerinin tümünü kapsar. Aile içi şiddet denildiğinde, özel alanda gerçekleşen, aralarında kan bağı ya da hukuksal bağ bulunan, birlikte yaşayan ve kendilerini aile olarak tanımlamış grup içerisinde, sindirmek, küçük düşürmek, güç göstermek, öfke ve stresten kurtulmak amacıyla aile fertlerinden birinin diğerine yöneltilen her türlü şiddet davranışı kastedilmektedir<ref>Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin “Mültecilerin Korunması: Sivil Toplum Kuruluşları için Alan El Kitabı”</ref>.  
+
'''Aile içi şiddet''', aynı aile ya da hane içinde bulunan bireyler arasında meydana gelen, fiziksel, cinsel, psikolojik, ekonomik veya duygusal nitelikteki her türlü şiddet eylemini ifade eder. Bu tür şiddet, yalnızca eşler arasında değil, ebeveyn ile çocuk, kardeşler veya geniş aile üyeleri arasında da meydana gelebilir. Aile içi şiddet, özel alanda yaşanması nedeniyle çoğu zaman görünmez kılınan, ancak bireyin temel hak ve özgürlüklerini ağır biçimde ihlal eden ciddi bir insan hakları sorunudur.
  
<br>Fiziksel istismar ve çocuk istismarı; aile içi şiddetinin de bir parçası olabilir. Ancak çocuklara karşı yapılan şiddet eylemleri, çocuk istismarı altında incelenir. Her ne kadar göz ardı edilse de; fiziksel ve cinsel şiddet istismarlarının&nbsp;%90'ı aile bireyleri tarafından yapılmaktadır.<ref>http://aile-hekimligi.uludag.edu.tr/ders5.html</ref>
+
Fiziksel şiddet; dövme, itme, tokat atma, yakma, kesme veya herhangi bir şekilde bedensel zarar verme şeklinde ortaya çıkabilir. Cinsel şiddet, mağdurun rızası olmaksızın cinsel ilişkiye zorlanması ya da cinsel olarak aşağılayıcı davranışlara maruz bırakılmasıdır. Psikolojik şiddet, bağırma, tehdit etme, aşağılayıcı sözler söyleme, izolasyon, kontrol etme gibi davranışlarla bireyin zihinsel bütünlüğüne zarar verir. Ekonomik şiddet ise bireyin maddi kaynaklara erişiminin engellenmesi, çalışmasının yasaklanması veya kazancına el konulması şeklinde tezahür eder. Bu şiddet türleri genellikle birbirine paralel biçimde ve uzun süreli olarak devam eder.
  
Çeşitli ülkelerde Aile içi şiddet'e bakış açısı oldukça değişiktir. Birçok toplum ve dini inanışlar arasında da farklılıklar bulunmaktadır.  
+
Aile içi şiddet, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden beslenen ve ataerkil yapılar tarafından meşrulaştırılan yapısal bir sorundur. Bu bağlamda en sık mağdur olan grup kadınlar ve çocuklardır. Kadınlara yönelik aile içi şiddet, kadınların insan haklarının ihlali olduğu kadar, aynı zamanda toplumların demokratik, adil ve eşitlikçi yapısının da tehdit altına girmesine neden olur. Bu nedenle uluslararası insan hakları belgelerinde aile içi şiddet, özel alana hapsedilemeyecek kadar kamusal ve önlenmesi gereken bir şiddet biçimi olarak tanımlanmıştır. Özellikle Birleşmiş Milletler Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) ve İstanbul Sözleşmesi, devletlere bu şiddet biçimine karşı etkili koruma ve önleme yükümlülüğü yüklemektedir.
  
== Dünyada  ==
+
Aile içi şiddet, yalnızca bireyin fiziksel sağlığını değil, ruhsal, sosyal ve ekonomik iyilik halini de olumsuz etkileyen çok boyutlu bir sorundur. Mağdurlar sıklıkla suçluluk, korku, çaresizlik gibi duygularla baş başa kalır ve destek sistemlerinden yoksun bırakılır. Bu nedenle insan hakları temelli bir yaklaşım, yalnızca şiddet eylemini cezalandırmayı değil, aynı zamanda mağdurların korunmasını, güçlendirilmesini ve topluma yeniden güvenli bir biçimde katılmalarını sağlamayı hedefler.
  
Amerika Birleşik Devletleri'nde aile içi şiddette mağdur&nbsp;%35 oranında erkektir; ancak büyük bir çoğunluğu şikayette bulunmazlar <ref>http://www.menweb.org/battered/NVAWfull2000.pdf</ref>. İngiltere'de ise bu rakam&nbsp;%16.6 civarındadır.<ref>http://www.crimereduction.gov.uk/dv/dv01.htm</ref> Amerika'da mahkemeye intikal etmiş şiddet eylemlerinin&nbsp;%95'i kadınlara karşıdır.<ref>http://www.southernct.edu/departments/womenscenter/safe/domvio.htm</ref>  
+
<br>
 +
'''Çocuklara Yönelik Aile İçi Şiddet'''
 +
Çocuklar, yaşları ve bağımlı konumları nedeniyle aile içi şiddete karşı en savunmasız gruplardan biridir. Fiziksel ceza, duygusal ihmal, hakaret, tehdit, cinsel istismar veya ebeveynler arasındaki şiddete tanıklık etmek gibi durumlar çocuğun sağlıklı gelişimini olumsuz etkiler. Bu tür şiddet yalnızca bireysel travmalara değil, aynı zamanda öğrenme güçlükleri, sosyal ilişkilerde bozulmalar ve kalıcı psikolojik rahatsızlıklara da yol açabilir. Çocuğa karşı şiddet, Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ve İstanbul Sözleşmesi gibi belgelerde açıkça yasaklanmış ve devletlere, çocuğun korunması konusunda pozitif yükümlülükler yüklenmiştir.
 +
<br>
  
Birçok çağdaş toplumda; aile içi şiddet fiziksel seviyede ise kriminal bir suç olarak değerlendirilir. Ekonomik, duygusal, zihinsel, sosyal ve ruhsal baskıların karşılğı olarak da yüksek tazminat bedelleri ödemeye mahkûm edilirler.  
+
'''LGBTİ+ Bireylere Yönelik Aile İçi Şiddet'''
 +
LGBTİ+ bireyler, cinsel yönelimleri, cinsiyet kimlikleri veya ifadeleri nedeniyle aile içinde inkâr, tehdit, zorla evlendirme, dışlama, fiziksel veya duygusal şiddet gibi çok boyutlu baskılara maruz kalabilirler. Bu bireyler, “ailenin onuru” bahanesiyle şiddetin meşrulaştırıldığı, sosyal destek ağlarından koparıldıkları ve güvenli alanlardan yoksun bırakıldıkları durumlarla karşılaşabilirler. Özellikle genç LGBTİ+ bireyler, aile içi şiddet nedeniyle evsiz kalma, eğitimden kopma ve ruh sağlığı sorunları yaşama riski altındadır. İnsan hakları hukuku çerçevesinde her birey, cinsel yönelimi ya da cinsiyet kimliği ne olursa olsun şiddetten korunma ve güvenli bir yaşam sürme hakkına sahiptir. Bu haklar, ayrımcılıktan arınmış koruma mekanizmalarıyla desteklenmelidir.
 +
<br>
  
1992'de Avrupa Birliği'nde yapılan araştırmaya göre; her 4 kadından 1'i hayatları süresince en az bir kez aile içi şiddetle karşılaştığını söylemiştir.  
+
'''Engellilere Yönelik Aile İçi Şiddet'''
 +
Engelli bireyler, fiziksel ya da zihinsel durumları nedeniyle hem bağımlılık ilişkilerine hem de toplumsal dışlanmaya daha açık hale gelirler. Aile içinde engelli bireyin bakımı bahanesiyle maruz kaldığı kontrol, ihmal, istismar ve aşağılayıcı davranışlar sıklıkla görünmez kılınır. Özellikle iletişim engelleri, şiddetin bildirilmesini zorlaştırır. Engelli bireylerin yaşam kalitesi, güvenliği ve bağımsızlığı aile içi ilişkilerde doğrudan etkilenir. Bu nedenle insan hakları temelli yaklaşımlar, engelli bireylerin karar alma kapasitelerine ve güvenli yaşam alanlarına saygı gösterilmesini önceler. Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi (CRPD), şiddete karşı korunma hakkını ayrımcılıktan bağımsız olarak garanti altına alır.
  
== Türkiye'de  ==
 
 
Avrupa Birliği standartlarına göre her 7500 kadına bir sığınma evi kurulması mecbur tutulmuşken; Türkiye'de toplam dokuz kadının sığınma evi vardır. Bu da ortalama 3 milyon kadına bir sığınma evinin düştüğünü gösterir. SODEV araştırmasına göre; mevcut sığınma evleri de güç koşullar altında çalışmaktadır. Belediyeler ise; açılan birçok sığınma evini kapatmıştır.<ref>http://www.sodev.org.tr/Dosyalar/kadinsorunlari/ais/aile_ici_siddet.htm</ref>
 
 
Bu vesile ile Türk Kadınlar Birliği, Türk Anneler Derneği, Çağdaş Eğitim Vakfı, AÇEV, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı, Türkiye Aile Sağlığı ve Planlama Vakfı, Roteryenler, Lions ve Soroptimistler gibi dernekler Türkiye'de mağdur kadınlara yardım etmeye çalışmaktadırlar.
 
 
T.C. Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu'nun 1995'de yaptığı araştırma doğrultunda; aile içi şiddete uğrayanların&nbsp;%80'i yapacak fazla bir şey olmayacağına inanır. İlkkaracan'ın 2000 yılında yaptığı araştırmaya göre de; Türkiye'nin doğu ve güneydoğu'sunda kadınların&nbsp;%50.8'sinin rızaları olmadan evlendirildiğini söylemiştir.<ref>http://www.sodev.org.tr/Dosyalar/kadinsorunlari/ais/yanlis_inanis2.htm</ref>
 
 
=== 4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun  ===
 
 
14 Ocak 1998 tarihinde kabul edilen 4320 sayılı kanun aile içi şiddete karşı ülkemizde aile şiddeti mağdurları için yazılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk 75 yılında ise benzeri bir kanun varolmamıştır, mevcut olan kanun da aile şiddeti mağdurları tarafından genelde bilinmemektedir.
 
 
Bu kanuna göre; aile şiddetinde mağdur olanın Cumhuriyet Başsavcılığına bildirmesi ve Sulh Hukuk Hakimi'nin kabulu doğrultusunda kusurlu eş hakkında kanunumuza göre sırasıyla şu işlemlere başvurulur:
 
 
*Diğer eşe veya çocuklara veya aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireylerine karşı şiddete veya korkuya yönelik davranışlarda bulunmaması,
 
*Müşterek evden uzaklaştırılarak bu evin diğer eşe ve varsa çocuklara tahsisi ile diğer eş ve çocukların oturmakta olduğu eve veya iş yerlerine yaklaşmaması,
 
*Diğer eşin, çocukların veya aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireylerinin eşyalarına zarar vermemesi,
 
*Diğer eşi, çocukları veya aynı çatı altında yaşan aile bireylerini iletişim vasıtalarıyla rahatsız etmemesi,
 
*Varsa silah ve benzeri araçlarını zabıtaya teslim etmesi,
 
*Alkollü veya uyuşturucu herhangi bir madde kullanılmış olarak ortak konuta gelmemesi veya ortak konutta bu maddeleri kullanmaması.<ref>http://www.kssgm.gov.tr/hukuk.html</ref>
 
 
Aile içi şiddeti mağduru 6 ay daha eşiyle beraber yaşaması önerilir, ve bu 6 içerisinde durum değişmezse tutuklanacağı eşine iletilir.
 
 
Ancak; eşin şiddeti tekrarlaması halinde, mağdur tekrar Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurur; ve Sulh Ceza Mahkemesi'nce kamu davası açılır. Bu durumda da eş 3 ila 6 ay arasında hapis cezası ile cezalandırılır, 3005 sayılı Meşhut Suçların Muhakeme Usulü Kanunu'na göre de; çoğu zaman bu suç para cezasına çevirilir.
 
 
İstanbul Barosu Kadın Hakları Uygulama Merkezi; mevcut kadınların aile içi şiddeti mağdurlarını korumadığını; aksine ölümlerine sebebiyet verecek şekilde uluslararası standartlardan uzak olduğunu iletmiş; birçok kez kanunun geliştirilmesi ve değişmesi için başvurularda bulunmuştur.[http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=4436]
 
 
Benzeri girişimlerde bulunan İzmir Barosu Kadın Hakları Danışma ve Uygulama Merkezi ise; baro tarafından kapatılmıştır.
 
 
Avrupa Birliği ile uyum süreci içerisinde; Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu yardımı ile aile içi şiddeti hakkında niteliksel ve niceliksel araştırmalar yapılacaktır ve Ulusal Eylem Planı geliştirilecektir. Bu proje; Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu ile yapılacak ve Kasım 2006'da başlaması öngörülmektedir. 4320 sayılı kanun ile sonuçlanan son Başbakanlık araştırması 1995 yılında yapılmıştır.<ref>http://www.kssgm.gov.tr/proje2.html</ref>
 
 
Şiddet sadece dayak şekli değildir.Tehdit,zorlama,hapsetme,cinsel şiddet ve psikolojik baskı şekillerinden biridir.Şiddet ailelere büyük zarar verebilir veruhsal,fiziksel acılara yol açabilir.Şiddetin anlayışla karşılanması söz konusu olamaz.avusturya'da şiddet cezayı gerektiren bir suçtur.Birçok ülkede son yıllarda şiddetten korunma yasaları çokmıştır.Mayıs 1997'de yürürlüğe giren "Şiddetten korunma yasası"şiddete mağruz kalan kişilerin şiddeti uygulayanı derhal konuttan uzaklaştırma ve para cezası yoluyla korunmasını sağlamaktadır.
 
 
<br>
 
 
<references />
 
 
'''Kaynak:''' [http://tr.wikipedia.org/wiki/Aile_i%C3%A7i_%C5%9Fiddet]
 
  
 
{{Temel_Terimler}}  
 
{{Temel_Terimler}}  
  
 
[[Category:Temel_Terimler]]
 
[[Category:Temel_Terimler]]

17.03, 17 Haziran 2025 itibarı ile sayfanın şu anki hâli

Aile içi şiddet, aynı aile ya da hane içinde bulunan bireyler arasında meydana gelen, fiziksel, cinsel, psikolojik, ekonomik veya duygusal nitelikteki her türlü şiddet eylemini ifade eder. Bu tür şiddet, yalnızca eşler arasında değil, ebeveyn ile çocuk, kardeşler veya geniş aile üyeleri arasında da meydana gelebilir. Aile içi şiddet, özel alanda yaşanması nedeniyle çoğu zaman görünmez kılınan, ancak bireyin temel hak ve özgürlüklerini ağır biçimde ihlal eden ciddi bir insan hakları sorunudur.

Fiziksel şiddet; dövme, itme, tokat atma, yakma, kesme veya herhangi bir şekilde bedensel zarar verme şeklinde ortaya çıkabilir. Cinsel şiddet, mağdurun rızası olmaksızın cinsel ilişkiye zorlanması ya da cinsel olarak aşağılayıcı davranışlara maruz bırakılmasıdır. Psikolojik şiddet, bağırma, tehdit etme, aşağılayıcı sözler söyleme, izolasyon, kontrol etme gibi davranışlarla bireyin zihinsel bütünlüğüne zarar verir. Ekonomik şiddet ise bireyin maddi kaynaklara erişiminin engellenmesi, çalışmasının yasaklanması veya kazancına el konulması şeklinde tezahür eder. Bu şiddet türleri genellikle birbirine paralel biçimde ve uzun süreli olarak devam eder.

Aile içi şiddet, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden beslenen ve ataerkil yapılar tarafından meşrulaştırılan yapısal bir sorundur. Bu bağlamda en sık mağdur olan grup kadınlar ve çocuklardır. Kadınlara yönelik aile içi şiddet, kadınların insan haklarının ihlali olduğu kadar, aynı zamanda toplumların demokratik, adil ve eşitlikçi yapısının da tehdit altına girmesine neden olur. Bu nedenle uluslararası insan hakları belgelerinde aile içi şiddet, özel alana hapsedilemeyecek kadar kamusal ve önlenmesi gereken bir şiddet biçimi olarak tanımlanmıştır. Özellikle Birleşmiş Milletler Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) ve İstanbul Sözleşmesi, devletlere bu şiddet biçimine karşı etkili koruma ve önleme yükümlülüğü yüklemektedir.

Aile içi şiddet, yalnızca bireyin fiziksel sağlığını değil, ruhsal, sosyal ve ekonomik iyilik halini de olumsuz etkileyen çok boyutlu bir sorundur. Mağdurlar sıklıkla suçluluk, korku, çaresizlik gibi duygularla baş başa kalır ve destek sistemlerinden yoksun bırakılır. Bu nedenle insan hakları temelli bir yaklaşım, yalnızca şiddet eylemini cezalandırmayı değil, aynı zamanda mağdurların korunmasını, güçlendirilmesini ve topluma yeniden güvenli bir biçimde katılmalarını sağlamayı hedefler.


Çocuklara Yönelik Aile İçi Şiddet Çocuklar, yaşları ve bağımlı konumları nedeniyle aile içi şiddete karşı en savunmasız gruplardan biridir. Fiziksel ceza, duygusal ihmal, hakaret, tehdit, cinsel istismar veya ebeveynler arasındaki şiddete tanıklık etmek gibi durumlar çocuğun sağlıklı gelişimini olumsuz etkiler. Bu tür şiddet yalnızca bireysel travmalara değil, aynı zamanda öğrenme güçlükleri, sosyal ilişkilerde bozulmalar ve kalıcı psikolojik rahatsızlıklara da yol açabilir. Çocuğa karşı şiddet, Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ve İstanbul Sözleşmesi gibi belgelerde açıkça yasaklanmış ve devletlere, çocuğun korunması konusunda pozitif yükümlülükler yüklenmiştir.

LGBTİ+ Bireylere Yönelik Aile İçi Şiddet LGBTİ+ bireyler, cinsel yönelimleri, cinsiyet kimlikleri veya ifadeleri nedeniyle aile içinde inkâr, tehdit, zorla evlendirme, dışlama, fiziksel veya duygusal şiddet gibi çok boyutlu baskılara maruz kalabilirler. Bu bireyler, “ailenin onuru” bahanesiyle şiddetin meşrulaştırıldığı, sosyal destek ağlarından koparıldıkları ve güvenli alanlardan yoksun bırakıldıkları durumlarla karşılaşabilirler. Özellikle genç LGBTİ+ bireyler, aile içi şiddet nedeniyle evsiz kalma, eğitimden kopma ve ruh sağlığı sorunları yaşama riski altındadır. İnsan hakları hukuku çerçevesinde her birey, cinsel yönelimi ya da cinsiyet kimliği ne olursa olsun şiddetten korunma ve güvenli bir yaşam sürme hakkına sahiptir. Bu haklar, ayrımcılıktan arınmış koruma mekanizmalarıyla desteklenmelidir.

Engellilere Yönelik Aile İçi Şiddet Engelli bireyler, fiziksel ya da zihinsel durumları nedeniyle hem bağımlılık ilişkilerine hem de toplumsal dışlanmaya daha açık hale gelirler. Aile içinde engelli bireyin bakımı bahanesiyle maruz kaldığı kontrol, ihmal, istismar ve aşağılayıcı davranışlar sıklıkla görünmez kılınır. Özellikle iletişim engelleri, şiddetin bildirilmesini zorlaştırır. Engelli bireylerin yaşam kalitesi, güvenliği ve bağımsızlığı aile içi ilişkilerde doğrudan etkilenir. Bu nedenle insan hakları temelli yaklaşımlar, engelli bireylerin karar alma kapasitelerine ve güvenli yaşam alanlarına saygı gösterilmesini önceler. Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi (CRPD), şiddete karşı korunma hakkını ayrımcılıktan bağımsız olarak garanti altına alır.



Temel terimler.jpg
Temel Terimler

Mülteci · Göçmen · Sığınmacı · Vatansız Kişi · İklim Mültecileri · Ülkesinde Yerinden Edilmiş Kişiler · İnsan Ticareti · İnsan Kaçakçılığı · Geçici koruma · Uydu Kent · Kabul Merkezi · Coğrafi Sınırlama · Geri Göndermeme İlkesi · Diğer terimler için tıklayınız...