Aile İçi Şiddet

madde14 sitesinden
Jaakpaat (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 17.02, 17 Haziran 2025 tarihli sürüm
Şuraya atla: kullan, ara

Aile içi şiddet, aynı aile ya da hane içinde bulunan bireyler arasında meydana gelen, fiziksel, cinsel, psikolojik, ekonomik veya duygusal nitelikteki her türlü şiddet eylemini ifade eder. Bu tür şiddet, yalnızca eşler arasında değil, ebeveyn ile çocuk, kardeşler veya geniş aile üyeleri arasında da meydana gelebilir. Aile içi şiddet, özel alanda yaşanması nedeniyle çoğu zaman görünmez kılınan, ancak bireyin temel hak ve özgürlüklerini ağır biçimde ihlal eden ciddi bir insan hakları sorunudur.

Fiziksel şiddet; dövme, itme, tokat atma, yakma, kesme veya herhangi bir şekilde bedensel zarar verme şeklinde ortaya çıkabilir. Cinsel şiddet, mağdurun rızası olmaksızın cinsel ilişkiye zorlanması ya da cinsel olarak aşağılayıcı davranışlara maruz bırakılmasıdır. Psikolojik şiddet, bağırma, tehdit etme, aşağılayıcı sözler söyleme, izolasyon, kontrol etme gibi davranışlarla bireyin zihinsel bütünlüğüne zarar verir. Ekonomik şiddet ise bireyin maddi kaynaklara erişiminin engellenmesi, çalışmasının yasaklanması veya kazancına el konulması şeklinde tezahür eder. Bu şiddet türleri genellikle birbirine paralel biçimde ve uzun süreli olarak devam eder.

Aile içi şiddet, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden beslenen ve ataerkil yapılar tarafından meşrulaştırılan yapısal bir sorundur. Bu bağlamda en sık mağdur olan grup kadınlar ve çocuklardır. Kadınlara yönelik aile içi şiddet, kadınların insan haklarının ihlali olduğu kadar, aynı zamanda toplumların demokratik, adil ve eşitlikçi yapısının da tehdit altına girmesine neden olur. Bu nedenle uluslararası insan hakları belgelerinde aile içi şiddet, özel alana hapsedilemeyecek kadar kamusal ve önlenmesi gereken bir şiddet biçimi olarak tanımlanmıştır. Özellikle Birleşmiş Milletler Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) ve İstanbul Sözleşmesi, devletlere bu şiddet biçimine karşı etkili koruma ve önleme yükümlülüğü yüklemektedir.

Aile içi şiddet, yalnızca bireyin fiziksel sağlığını değil, ruhsal, sosyal ve ekonomik iyilik halini de olumsuz etkileyen çok boyutlu bir sorundur. Mağdurlar sıklıkla suçluluk, korku, çaresizlik gibi duygularla baş başa kalır ve destek sistemlerinden yoksun bırakılır. Bu nedenle insan hakları temelli bir yaklaşım, yalnızca şiddet eylemini cezalandırmayı değil, aynı zamanda mağdurların korunmasını, güçlendirilmesini ve topluma yeniden güvenli bir biçimde katılmalarını sağlamayı hedefler.


Çocuklara Yönelik Aile İçi Şiddet Çocuklar, yaşları ve bağımlı konumları nedeniyle aile içi şiddete karşı en savunmasız gruplardan biridir. Fiziksel ceza, duygusal ihmal, hakaret, tehdit, cinsel istismar veya ebeveynler arasındaki şiddete tanıklık etmek gibi durumlar çocuğun sağlıklı gelişimini olumsuz etkiler. Bu tür şiddet yalnızca bireysel travmalara değil, aynı zamanda öğrenme güçlükleri, sosyal ilişkilerde bozulmalar ve kalıcı psikolojik rahatsızlıklara da yol açabilir. Çocuğa karşı şiddet, Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ve İstanbul Sözleşmesi gibi belgelerde açıkça yasaklanmış ve devletlere, çocuğun korunması konusunda pozitif yükümlülükler yüklenmiştir.

LGBTİ+ Bireylere Yönelik Aile İçi Şiddet LGBTİ+ bireyler, cinsel yönelimleri, cinsiyet kimlikleri veya ifadeleri nedeniyle aile içinde inkâr, tehdit, zorla evlendirme, dışlama, fiziksel veya duygusal şiddet gibi çok boyutlu baskılara maruz kalabilirler. Bu bireyler, “ailenin onuru” bahanesiyle şiddetin meşrulaştırıldığı, sosyal destek ağlarından koparıldıkları ve güvenli alanlardan yoksun bırakıldıkları durumlarla karşılaşabilirler. Özellikle genç LGBTİ+ bireyler, aile içi şiddet nedeniyle evsiz kalma, eğitimden kopma ve ruh sağlığı sorunları yaşama riski altındadır. İnsan hakları hukuku çerçevesinde her birey, cinsel yönelimi ya da cinsiyet kimliği ne olursa olsun şiddetten korunma ve güvenli bir yaşam sürme hakkına sahiptir. Bu haklar, ayrımcılıktan arınmış koruma mekanizmalarıyla desteklenmelidir.

Engellilere Yönelik Aile İçi Şiddet Engelli bireyler, fiziksel ya da zihinsel durumları nedeniyle hem bağımlılık ilişkilerine hem de toplumsal dışlanmaya daha açık hale gelirler. Aile içinde engelli bireyin bakımı bahanesiyle maruz kaldığı kontrol, ihmal, istismar ve aşağılayıcı davranışlar sıklıkla görünmez kılınır. Özellikle iletişim engelleri, şiddetin bildirilmesini zorlaştırır. Engelli bireylerin yaşam kalitesi, güvenliği ve bağımsızlığı aile içi ilişkilerde doğrudan etkilenir. Bu nedenle insan hakları temelli yaklaşımlar, engelli bireylerin karar alma kapasitelerine ve güvenli yaşam alanlarına saygı gösterilmesini önceler. Engelli Hakları Sözleşmesi (CRPD), şiddete karşı korunma hakkını ayrımcılıktan bağımsız olarak garanti altına alır.



Temel terimler.jpg
Temel Terimler

Mülteci · Göçmen · Sığınmacı · Vatansız Kişi · İklim Mültecileri · Ülkesinde Yerinden Edilmiş Kişiler · İnsan Ticareti · İnsan Kaçakçılığı · Geçici koruma · Uydu Kent · Kabul Merkezi · Coğrafi Sınırlama · Geri Göndermeme İlkesi · Diğer terimler için tıklayınız...